Haftasonu sevgililer günü olması vesilesi ile amcam ile füsun yengem bu günün anlamına ithafen Bursa Uludağ’da bir hafta sonu geçirmeye karar vermişlerdi.
Bende bu sayede hayatımın ilk kayak dersini almış oldum, ailecek hep birlikte yapabileceğimiz bir spor olarak “kayak” hayatıma 6 yaşındayken girmiş oldu bu şekilde.
Güne sabah erken saatlerde babaannemin hazırladığı güzel kahvaltı ile başladık. Hemen akabinde hazırlıklarımızı tamamlayıp yola çıktık.
Tüm malzemelerimiz bagaj’a yüklendikten sonra amcam son müzik ayarlarını yaptı ve yola çıktık,
Sevgililer günü olması mı? yoksa, pazar gününe denk gelmesi mi? tam nedenini bilemiyorum ama Uludaü çok kalabalıktı ve neredeyse amcamların evi Abbasağa parkın’ın orada olduğu gibi uzun bir süre park yeri aradık – bitmiş bu Uludağ nidaları arasında – :)
Evden getirdiğimiz kıyafetlerimizin yanısıra aynı zaman da bazı ekipmanları da Uludağ’da temin etmeliydik ve hemen hem bize ekipman desteği verecek, hem de kayak öğretmenlerimizle tanıştıracak “Yahya Hoca’nın” yerine yol aldık.
Ekipmanlarda tamamlandıktan sonra Cafe Beceren’de (biliyorum ismi hiç hoş değil) kayak öğretmenlerimizden haber bekledik. Annem ve Füsun yengem daha önceden bolca kayak yapmışlardı bu nedenle öğretmen ağırlıklı benim ve amcam için olacaktı ama bu seferlik Füsun yengem’de “board” yapacağı için o da amcamla birlikte ders alacaktı..
Babam mı?
O ders alamayacaktı çünkü aramızda kalsın koca Uludağ’da hiç bir kayak pantalonu üzerine olmadı :P
Neyse konumuza dönecek olursak;
Her zaman olduğu gibi amcam ile birlikte babam’a pozlar verdik :)
Sonunda kayak öğretmenlerimizin işleri bitmiş ve bizler ile ilgilenme zamanı gelmişti, benim işim bir nebze olsun kolay olduğu için ilk beni aldılar eğitime;
Ben bir kaç konu bana anlatılır derken kayak öğretmenim beni aldığı gibi hemen teleski’ye götürüp yukarı doğru çıkarmaya başladı, benim için ilk kayak dersim böylece başlamış oldu.
Ben zirvelere doğru çıkarken amcam da board’una alışmaya çalışıyordu, annem de kayaklarını takmış teleski için sıraya girmeye gidiyordu.
Artiz! Amcam, board’un incelikleri konusunda babaanneme ve Füsun yengeme ders veriyordu…
Ben daha ilk inişimi yapmadan annem ilk inişini yapmış tabi dağ bu soğuk olmaz diyerek getirmediği beresi sayesinde hafif yüzünü kızartmıştı :)
Bende ilk inişimi tamamladıktan sonra hemen kayak öğretmenim ile torpilli bir şekilde teleski sırasına girdim :)
İkinci çıkışım’da annem’de bizimle olacaktı,
İkinci inişimden sonra biraz üşümüş, biraz da yoruluştum. Babaannemin yanına gittim. Buarada babamın arkadaşı Göksan amca ve eşi Pınar teyze ile Uludağ’da görüşme fırsatı yakaladık. Bir şu işi öğreneyim Göksan amca ile yarışıp onu geçeceğim :)
Biraz atıştırıp, biraz da ısındıktan sonra kayağın yanı sıra diğer eğlence kızak’ın da tadına baktım, sağolsun amcam bu konuda çok destek oldu :P
Gerek kızak olsun, gerekse kayak olsun, şu işin en sıkıcı tarafı aşağı indikten sonra yukarı geri çıkmaktı, hadi bu kayak’ta biraz daha kolayken kızak’ta iş başa düşüyordu :(
Ben kızak keyfi yaparken annem ile Füsun yengem’de kar motorsikletinde hava atıyorlardı :)
Son bir kez daha kayıp amcamla birlikte babama poz verdim,
Günü bitirme kararı verdiğimiz de dağ havasının getirdiği yorgunluk, dağ’daki kalabalık, kayak ve kızak yapmanın getirdiği yorgunluklar birleşince de dönüş yoluna girdik.
Ve her dağ klasiğimizde olduğu gibi sucuk ekmek ile Uludağ’a veda ettik.
Babam ile Göksan amcam planları yaptılar, 2 sene sonra milli takım seçmelerine hazırlayacaklar beni :P
Günüme dahil olan herkese çok teşekkür ederim.
Kaan Tetik
14 Şubat 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder