Göksan amcanın düğünü üzerinden bir gün geçmişti neredeyse ve bugün İstanbul’daki son günümüz olacaktı. Bu nedenle sabaha erken başladık.
Yıldız parkı içinde ki Malta köşkün’de bir kahvaltı bu güzel başlangıç’a eşlik edecekti.
Amcam ile Füsun ablam bizden farklı bir yerden geldiği için annem, Belma ablam ve babamla birlikte biz ayrı olarak ulaştık mekana,
Pazar sabahının erken saatlerin de hava hiçte bir mayıs sonuna yakışmayacak şekilde buz gibiydi. Bu nedenle kahvaltımızı Malta köşkünün kapalı mekanında yapmayı tercih ettik
Kahvaltımızın sonlarına doğru hava iyice aydınlanmaya ve ısınmaya başladı bizde amcamla kendimizi hemen dışarı attık,
Sadece oyunlar oynamadık bu eğlencemizi paylaşabilmek için Füsun ablamı’da çağırdık,
Kendisi bizi kıracağına dizini kırar bildiğimiz için nazımız işe yaradı ve kırmadı bizi,
Oyunlarımıza hep birlikte devam ettik,
Herkes karnını doyurduktan sonra benimde birşeyler yapmam gerektiğini hissetim ve Malta köşkü kapsında, “Atatürk ölmedi, kalbimizde yaşıyor” andını söyledim,
Daha sonra bu güzel parkın tadını çıkarmaya karar verdik ve dolaşmaya çıktık,
Amcam herzaman olduğu gibi arkamdan hareket çekiyordu ve bende dayanamadım hiç huyum! olmadığı halde kendisini Füsun ablama şikayet ettim.
Yaklaşık bir saat dolandıktan sonra da hep birlikte çıkışa doğru yol aldık,
Tam çıkışa doğru geldiğimizde bir de ne göreyim, çok güzel kesilmiş çimleri eğimli bir alana ekmişlerdi. Ruhum derinliklerinde ki bir ses hep söylediği gibi yuvarlan dedi….. rock’n roll :P
Bana kalsa tüm gün boyunca bıkmadan yuvarlanırdım ama babamın “hadi birazdan yarış başlayacak ve geç kalacağız!” demesi ile kendime geldim ve başka sefere diyerek yuvarlanmayı kestim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder